.:: Lokman AYVA ::. İstanbul Milletvekili
Lokman Ayva'nın Resmi ve İstanbul Resimleri
Yakınlaştır
1x 2x 4x 6x 8x

Türkçe - English

New Page 1

İLETİŞİM

 

 

 
 
8. Sınıf öğrencisi Baran'a röportaj

8. Sınıf öğrencisi Baran'a röportaj

Sevgili Baran bu tür çalışmalar yaptığın için seni tebrik ediyorum.
Öğretmenine de sizlerin önünü açtığı için teşekkür ediyorum. İşte
cevaplarım:

       1-Hangi üniversite ve bölümü bitirdiniz?

LA: Boğaziçi Üniversitesi, İşletme Bölümü'nü bitirdim.

       2- Bitirdiğiniz bölümün şu anda yaptığınız çalışmalara bir katkısı oluyor mu?

LA: Aslında geçmişte edindiğin her birikimin siyaset yapan insanlara katkısı
olur. Şöyle düşünmek lazım, bizim yaptığımız siyaset mesleği değil. Siyaset
görevi ya da işi yapıyoruz. Bazen insanların işleriyle meslekleri farklı
olabilir. Bizim yaptığımız, bir temsil görevidir. Temsil yapan insanlar için
her türlü birikimin önemi var. Ayrıca Boğaziçi'ni ve işletme bölümünü
okumaktan ben çok memnunum. Bana inovasyon ağırlıklı bir bakış açısı
kazandırdı. Sürekli yenilik üretebiliyorum. Farklı fikirleri, kişileri,
olayları yaşayınca panik olmuyorum. Onları yönetebilme becerim yüksek. O da
siyasette önemli. Karşılaştığın her şey planlanmış şeyler değil.

       3-Bir partinin kuruluş aşamasında yer almışsınız.
       O süreç nasıl gerçekleşti?

LA: Daha önceden birbirlerinin fikirlerini bilen insanlar olarak bir araya
geldik. Hepimizi şu anki liderimiz organize etti. Birkaç çalışma yaptık.
Toplantılar yaptık. Partimizin programını ve tüzüğünü yazdık. Sosyal
bölümlerinin yazma işini ben yaptım. Çok zorlukla karşılaştık. Birbirimizle
dayanıştı. İnsanlar bizleri ve liderimizi dışladılar. Halkımızın bizleri
sevmesine rağmen, liderimize "bir muhtar bile olamaz" diyorlardı.
Kararlıydık, çok çalıştık. Ama kimseye küsmedik, kin ve nefret duygusu
beslemedik. Partimizi kurduk. 16 ay sonra da iktidara geldik.

       4- Partinizi iktidara taşımak için yapılan çalışmalardan biraz bahseder misiniz?

LA: Milletimizin taleplerini, sorunlarını, ihtiyaçlarını ve arzularını çok
iyi analiz ettik. Ne yapacağımızı anlattık. Önerdiğimiz çözümleri anlattık.
Hep gerçekçi konuştuk. Yalan söylemedik. Yapamayacağımız şeylerin sözünü
vermedik. Aslında vatandaşlarımızı bizden daha akıllı kabul ettik.
Vatandaşları akıllı sanmamak, en büyük akılsızlıktır. Hakikaten de
yaşadığımız olaylar bunları ispatladı. Bir köy ziyaretimde tanıştığımız 69
yaşındaki amca, ilkokul mezunu olmasına rağmen Borsa konularını benden daha
iyi biliyordu. Düşündüm, "Ben bu amcayı kandırmaya kalksaydım, en fazla
kandırdım diye kendimi kandırmış olacaktım." diye düşündüm. Tabi çok
çalıştık. Kimseye tepeden bakmadık. Biz şunu bilincindeyiz, biz insanlara
hizmet etmek için siyaset yapıyoruz. İnsanlara patronluk yapacak insanlar
değiliz.Toplumun hizmet edecek insana ihtiyacı var.

       5-Milletvekilliğinin aşamaları nelerdir?Neler önerirsiniz ?

LA Milletvekilliğin en önemli özelliği şudur: Bir kere insanları, ülkeni,
çalışmayı, başarmayı seveceksin. Düşmanlık, kin, nefret duyguların
olmayacak. İnsanlara tepeden bakmayacaksın, kimseyi küçük görmeyecek, hor
görmeyeceksin. Çalışmayı, dert dinlemeyi, insanlarla iletişimi çok
seveceksin. Yeri geldiğinde her şeyini, hayatındı bile kaybetmeyi göze
alacaksın. Düşmanlar içeridekilerle veya dışarıdakiler doğrudan önce
siyasetçileri yok etmek isterler. Temsil ettiğin insanların boynunu
büktürmeyeceksin. İnsanlar "Benim oy verdiğim adam bunu yapmamalıydı."
demeyecek. Toplumsal kesimlerden birini temsil ediyor olman lazım. İlla ki
bir örgütün başı olmak zorunda değilsin. Ama seni gören, "bu arkadaş şunları
temsil ediyor olmalı." demeli. İnsanların sana oy verebilmesi için tanınman
lazım. Tanınma durumuna göre, senin görüşlerini paylaşan bir parti varsa o
partiden de aday olabilirsin, iyi tanınıyorsan kendi başına bağımsız da aday
olabilirsin.Artık bundan sonraki aşama çabaya bağlı.

       6-Size göre eğitimimizin sistemi yeterli mi?Almanyadaki gibi bir sitem daha uygun olabilir
       mi?

LA: Eğitim sistemi Türkiye'de de Almanya'da da yetersiz. Ben potansiyelleri
açığa çıkaran, farklılaşmayı sağlayacak eğitimden yanayım. Şu anki eğitim
modelleri kalıplayan eğitim modelleri. Duyduğum kadarıyla Osmanlı'da eğitim
birebir yapılıyormuş. Bu, tek kişilik sınıf demek. Yani sistem sana göre
özel kuruluyor demektir. O yüzden diğer arkadaşlarının öğrenme hızından
etkilenmiyorsun. Hep böyle eğitim olmuyor. Toplu yapılan etkinlikler de var.
Bu, çok önemli. Lonca ve Ahilik sistemlerinde çıraklıktan başlayan bir
eğitim olduğu için orada da bireysel kabiliyetler veya potansiyeller dikkate
alınıyor demektir. Artık eğitim bireysel olması gerektiği farkına varmamız
gerekiyor.

       7-Sizce halk sesini sizlere yeterince duyurabiliyor mu?

LA: Bu konuda somut bir şey söylemek doğru olmaz. Sesini duyuranların sesini
duyuyoruz. Duymadıklarımızın da bize duyurmak gibi bir kaygısı olup
olmadığını doğrusu bilmiyoruz. Şu anda mail, telefon veya diğer haberleşme
yollarıyla ulaşmayı deneyenlerin ulaşması mümkündür diye düşünüyorum. Ama
denememişlerse bir şey söyleyemem.

       8-Ülkemizde sizce eğitim ve işsizlik daha iyi bir yere gelir mi?

LA: Tabi ki. İşsizlik çok zor bir sorun değil. Aslında şunun farkında olmak
lazım, işsizlik bir sonuçtur. İşsizlik demek bir yerlerde bir sorun var ve
insanlar iş bulamıyor, çalışamıyor, üretemiyor demektir. Birilerine
göstermelik iş veriyor gibi yapmak işsizliği önlemek anlamına gelmez. Hele
ülkemizde iş arayanlarla ihtiyaç duyulan arasında önemli bir fark var.
Mesela fizyoterapist aranıyor ama ülkede fizyoterapist yok. Biz de
yurtdışından getiriyoruz. Hemşireye ihtiyaç var ama hemşire yok. Demek ki
işsizliğin bir nedeni iyi bir planlama yapamıyoruz. Bu eğitimle de zaten
başka bir şey olmaz.

       9-Gençlerin işsizlik sorunu ile ilgili sorunları aşması için neler önerirsiniz?

LA: Ben burada sıralamayayım ama
www.lokmanayva.net adresinde buna ilişkin
önerilerim var.

       10- Ülkeler sizce yüzyıllarca hep aynı ideolojilere bağlı kalmak zorundalar mı?
       Örneğin Atatürkçülük.Ne düşünüyorsunuz?

LA: Zaten öyle bir şey yok. İdeolojiler 18. yüzyılda söz konusu oldu. Şu
anda da ideoloji devletleri ortada pek kalmadı. Ne ülkeler tam bir
kapitalist, ne de sosyalist. Atatürk'ün Cumhuriyet rejiminin kurucusu olduğu
için şükran hissediyorum. Onun dışında özel bir tutumum yok. Ben geçmişle
değil de gelecekle ilgilenmeyi tercih ederim. Geçmişi sorgulama ve geçmişi
yargılama hakkımız olamaz. O yüzden geçmişi fazla karıştırmamak lazım.

Ben de sizlere teşekkür ediyorum. İnşallah nice güzel böyle çalışmalara imza
atmaya devam edersin. Hepinizi öpüyor, nice güzel şeyler diliyorum.

 

 

 

New Page 1
Ak Parti Web Sitesi